T.C.

FETHİYE

AĞIR CEZA MAHKEMESİ

 

 

DOSYA NO      : 2017/ Esas

KARAR NO       : 2018/

C.SAVCILIĞI ESAS NO  : 2014/

 

GEREKÇELİ KARAR

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

 

BAŞKAN           :

ÜYE      :

ÜYE      :

  1. SAVCISI :

KATİP   :

 

DAVACI           : K.H.

MAĞDUR          : Ç..

SANIK  : Ö…

VEKİLLERİ        : Müdafii Av. AHMET CAHİT OLGUN, Tuzla Mahallesi 520 Sokak No:22 Fethiye/ MUĞLA

Müdafii Av. OSMAN ALPER OLGUN, Tuzla Mahallesi 520.Sokak No:22 48300 Fethiye/ MUĞLA

SUÇ      : Başkasını Bir Malı Teslimi veya Malın Alınmasına Karşı Koymamaya Mecbur Kılmak Suretiyle Yağma

SUÇ TARİHİ / SAATİ    : 27/04/2014 – 16.30

SUÇ YERİ         : MUĞLA/ORTACA

KARAR TARİHİ : 16/01/2018

 

Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında mahkememizde yapılan duruşma sonunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

İDDİA   : Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın 24/06/2014 tarih ve 2014/2139 Esas sayılı iddianamesi ile Başkasını Bir Malı Teslimi veya Malın Alınmasına Karşı Koymamaya Mecbur Kılmak Suretiyle Yağma suçundan sanık Ö.. hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 148/1, 168/1, 53/1 maddeleri gereğince cezalandırılması için mahkememize kamu davası açılmıştır.

SAVUNMA        :

Sanık Ö. savunmasında:”  O tarihte eşim ile 6 aydır ayrı yaşıyorduk, aramızda henüz boşanma davası açılmamıştı, o tarihte eşimin çalıştığı plajın girişine gittim, eşim orada plaj girişinde bilet kesiyordu, kendisinin bir başkası ile görüşüp görüşmediğini tespit etmek için cep telefonunu istedim, cep telefonuna bakmak istedim, onun bir tek cep telefonu olduğunu biliyordum, fakat üzerinde iki cep telefonu vardı, cep telefonunu vermeyince ben kendisinden cep telefonunu almışım, korktum, kaçtım, gittim, cünkü eşimin ailesi oralıdır, ertesi gün telefonları gidip teslim ettim “şeklinde beyanda bulunmuştur.

KATILAN BEYANI         :

Müşteki Ç. beyanında:”Ben bu hususta daha önce beyanda bulunmuştum, o beyanlarımı aynen tekrar ederim, olay tarihinde ben sanık ile evliydim, ancak aramızdaki sorunlar yüzünden ayrı yaşıyorduk, olay günü sanık benim yanıma geldi, bana “neden telefonlarımı açmıyorsun” dedi, ben kendisine çalıştığımı söyledim, sanık bunun üzerine benim cebimde bulunan telefonu almaya çalıştı, ben direndim, ancak sanık beni zorla yere yatırıp cebimdeki telefonu aldı ve gitti, ben telefonu daha sonra geri aldım, olay nedeniyle somut maddi zararım yoktur, olay nedeniyle sanıktan şikayetçi değilim, kamu davasına katılma talebim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.

İDDİA MAKAMI ESAS HAKKINDAKİ MÜTALASINDA :  Her ne kadar sanık hakkında yağma suçundan dava açılmış ise de, olay tarihinde mağdur ile sanığın evli oldukları, aralarında bulunan  anlaşmazlık nedeni ile ayrı yaşadıkları,sanığın zaman zaman mağduru cep telefonu ile arayıp ulaşamayınca başkaları ile ilişkisi olduğunu düşünüp bunu öğrenmek amacı ile mağdurun çalıştığı plaja geldiği mağdurun üzerinde  ikinci bir  telefon olduğunu görünce şüphelerinin arttığı mağdurun çenesini sıkıp dizleri üzerine bastırıp üzerindeki iki adet cep telefonunu alıp ayrıldığı, tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere telefondaki mesaj ve fotoğraflara bakıp herhangi bir şekilde kendisine maddi bir çıkar sağlamadan aynen kolluk  güçlerine  teslim ettiği ve sanığın mal edinme kastının olmadığı dolayısı ile eyleminin yağma suçunu oluşturmadığı ancak o ana kadar yaptığı eylemde sanığın müştekinin çenesini sıktığı ve yere diz çöktürdüğünün sabitolduğu tarafların olay tarihinde evli oldukları anlaşıldığından  sanığın mağduru basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı ve eylemin değişen ve dönüşen suç vasfına göre eyleminin 5237 sayılı yasanın 86/2 -3.a ve 53.maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur dedi.

DELİLLER         :

Sanık Ö.’ ın  savunması,

Müşteki Ç.’ ın beyanı,

Müşteki Ç. hakkında Dalaman Devlet Hastanesi tarafından  düzenlenen  27/04/2014  tarihli kati rapor,

28/04/2014  tarihli teslim tesellüm tutanağı,

Sanığa ait nüfus ve adli sicil kaydı ve tüm dosya içeriği.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇESİ        :

Sanık Ö. ile mağdur Ç.’ın suç tarihi olan 27.04.2014 tarihi itibariyle evli oldukları, ancak aralarındaki sorunlar nedeniyle ayrı yaşadıkları, olay tarihinde sanığın mağdurun çalışmakta olduğu .. Plajı araç girişi önüne ticari bir taksi ile geldiği, mağdurun bankoda oturduğu sırada sanığın müştekinin yanına geldiği, sanığın müştekiye neden telefonlarını açmadığını sorduğu, mağdurun cevap vermemesi ve oturduğu yerden kalkması üzerine, sanığın mağdurun yanına gelerek cebinde bulunan nokia 701 marka ve samsung GTS 5360 marka cep telefonlarını zorla almaya çalıştığı, mağdurun sanığa karşı koyması üzerine sanığın müştekinin çenesini sıkarak zorla yere yatırdığı, dizleriyle müştekinin üzerine bastırdığı, onu yerde sürükleyerek cep telefonlarını zorla aldığı, ardından koşarak gittiği olayda; olay yeri güvenlik kamerası kayıtlarından sanığın mağdura yönelik gerçekleştirdiği tüm cebir hareketlerinin ve mağdurun direnmesinin açık olarak tespit edildiği, mağdurun olayın hemen akabinde Dalaman Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 27/04/2014 tarihli kati raporuna göre basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek ölçüde bacaklarından, sol el bileğinden, sağ kol dirseğinden yaralandığının sabit olduğu, sanığın 28.04.2014 tarihinde soruşturma aşamasında 25.11.2014 tarihinde kovuşturma aşamasında     mağdurun kendisini aldattığından şüphelendiği için telefonlarını zorla elinden aldığına dair kısmi ikrar içeren savunmaları nazara alınarak her ne kadar sanık hakkında  yağma suçundan dava açılmış ve mahkememizin 25.12.2014 tarih verilen 2014/213 E, 2014/269 K sayılı ilamıyla bu yönde mahkumiyet hükmü kurulmuşsa da; Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 2015/E, 2017/K sayılı 02….2017 tarihli bozma ilamında belirtildiği üzere sanığın, olay tarihinden sonraki tarihte boşanan (01.07.2014) eski eşi olan mağdurun başkaları ile ilişkisi olup olmadığını öğrenip anlamak için iki telefonunu alıp oldukça kısa sayılan bir süre içerisinde kullanmadan aynen iade ettiği dikkate alındığında sanığın faydalanma amacıyla mağdurun malını aldığından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle bozma kararı verdiği anlaşılmakla;

Mahkememizce yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama neticesinde;

Her ne kadar sanık hakkında yağma suçundan dava açılmış ise de, olay tarihinde mağdur ile sanığın evli oldukları, aralarında bulunan  anlaşmazlık nedeni ile ayrı yaşadıkları, sanığın zaman zaman mağduru cep telefonu ile arayıp ulaşamayınca başkaları ile ilişkisi olduğunu düşünüp bunu öğrenmek amacı ile mağdurun çalıştığı plaja geldiği mağdurun üzerinde  ikinci bir  telefon olduğunu görünce şüphelerinin arttığı mağdurun çenesini sıkıp dizleri üzerine bastırıp üzerindeki iki adet cep telefonunu alıp ayrıldığı, tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere telefondaki mesaj ve fotoğraflara bakıp herhangi bir şekilde kendisine maddi bir çıkar sağlamadan aynen kolluk  güçlerine  teslim ettiği ve sanığın mal edinme kastının olmadığı dolayısı ile eyleminin yağma suçunu oluşturmadığı ancak o ana kadar yaptığı eylemde sanığın müştekinin çenesini sıktığı ve yere diz çöktürdüğünün sabit olduğu tarafların olay tarihinde evli oldukları anlaşıldığından sanığın adli rapordan da anlaşılacağı üzere mağduru basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı ve eylemine uyan değişen ve dönüşen suç vasfına göre 5237 sayılı TCK’nın 86/2. Maddesi uyarınca cezalandırılmasına, suç tarihinde sanık ile müştekinin evli oldukları ve eşine karşı eylemini gerçekleştirdiği anlaşıldığından 5237 sayılı TCK’nın 86/3-a uyarınca 1/2 oranında artırım yapılmasına, verilen cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri takdiri indirim nedeni kabul edildiğinden 5237 sayılı TCK’nın 62/1. maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirilmesine karar verilmiştir.

Ayrıca tartışılması gereken bir diğer husus ise sanık lehine haksız tahrik koşullarının oluşup oluşmadığıdır; sanık, o dönem ayrı yaşadığı eşinin başkalarıyla  ilişkisi olduğundan şüphelenmesi üzerine söz konusu eylemleri gerçekleştirdiğini beyan etmekle  ortada sanığın şüphesi dışında, aldatmaya ilişkin somut veri bulunmadığından, sanığın salt şüpheye istinaden hiddetli veya şiddetli elemin etkisiyle eylemini gerçekleştirdiği kabul edilemeyeceğinden hakkında 5237 sayılı TCK’nın 29. Maddesinin uygulanmasına yer olmadığına dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM            :Yukarıda açıklanan gerekçelerle,

Sanık Ö.’ın mağdur Ç.’e yönelik değişen ve dönüşen suç vasfına göre ”Basit Tıbbi Müdahale İle Giderilebilecek Kasten Yaralama” suçunu işlediği sabit görülmekle eylemine uyan 5237 Sayılı TCK’nın  86/2. maddesi uyarınca takdiren ve tercihen 120 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına,

Sanığın eylemini suç tarihinde eşi olan mağdura yönelik  gerçekleştirdiğinden sanığa verilen cezadan, 5237 Sayılı TCK’nın 86/3-a   maddesi uyarınca  yarı(1/2)  oranında artırım yapılarak sanığın  180 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına,

Yasal şartları oluşmadığından 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına,

Verilen cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri nazara alınarak 5237 sayılı TCK’nın 62/1. maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak  150 GÜN ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

Sanığın cezasından başkaca artırım veya indirim yapılmasına yer olmadığına,

Sanık hakkında hükmolunan 150 tam gün adli para cezasının, 5237 sayılı TCK’nın  52/2. maddesi uyarınca, sanığın ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak; günlüğü takdiren 20,00 TL.den belirlenmek sureti ile sanığın 3000,00 TL. ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, sanığın ekonomik ve şahsi durumu göz önüne alınarak adli para cezasının aylık taksitler halinde ve her ay eşit miktarlarda tahsil edilmesi şartıyla 5237 sayılı TCK’nın 52/4. maddesi gereğince 15 eşit taksit halinde tahsiline, taksitlerden birisinin süresinde ödenmemesi halinde geri kalan miktarın tamamının bir seferde tahsil edileceğinin sanığa ihtarına,

Sanık sonuç olarak adli para cezası ile cezalandırıldığından hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. Maddesinin uygulanmasına yer olmadığına,

Sanık hakkında daha önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiği, yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşmadığı anlaşıldığından 5271 sayılı CMK’nın 231. Maddesinin uygulanmasına yer olmadığına,

Sanık sonuç olarak adli para cezası ile cezalandırıldığından 5237 sayılı TCK’nın 50. ve 51. Maddesinin uygulanmasına yer olmadığına,

Karar kesinleştiğinde, kesinleşme şerhli bir örneğinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının geri alınıp alınmayacağının değerlendirilmesi için Ortaca 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/.. esas, 2013/.. karar sayılı dosyasına gönderilmesine,

Bozma kararında sanığın bir kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından bozma öncesi tebligat ve posta giderinden oluşan 29,70 TL  yargılama giderinin sanıktan tahsiline,

Dair mağdur, sanık ve sanık müdafiinin yüzüne karşı, oybirliği ile doğrudan verilen sonuç adli para cezasının miktar ve nevi dikkate alınarak 5271 sayılı CMK’nın 272/3. maddesi uyarınca yasa yolu kapalı ve kesin olmak üzere verilen karar okunup usulen anlatıldı.

16/01/2018